Dünyaya geldiğimiz ilk andan itibaren öğrenmeye açık hale geliriz. Hayattaki tecrübelerimiz bizlere neyi nasıl yapacağımız konusunda yol gösterici olur. Örneğin sevdiğimiz bir insana söylediğimiz söz onu kırdıysa bir dahaki sefere bu hataya düşmemeye çalışır ya da bir hareketimiz sevmediğimiz, nefret ettiğimiz birini kızdırdığında o hareketi tekrarlamaya devam ederiz.
Kolb’ a göre öğrenmelerimiz, kendi yaşantılarımız ve deneyimlerimiz sonucu meydana gelmektedir. Öne sürdüğü deneyimsel öğrenme teorisinde ise sonucun değil sürecin daha önemli olduğunu, öğrenmenin dünyaya uyma süreci olduğunu ifade etmektedir. Öncelikle öğrenme döngülerini ele alacağız ve sonrasında hangi öğrenme stiline sahip olduğunuzu rahatlıkla bulabileceksiniz.
Somut deneyim: Hissederek öğrenirler. Akıl ve mantık ikinci plandadır duygularıyla hareket ederler. Fevri olurlar, çabuk hareket ederler, anlık tepkiler verirler.
Soyut kavramsallaştırma: Düşünerek öğrenirler. Somut deneyimin tam tersidir. Akıl ve mantık onlar için ilk sıradadır. Neden sonuç ilişkisi kurarak hareket ederler, plan ve program onlar için vazgeçilmezdir bu sebeple yanılgıları daha az olur.
Yansıtıcı gözlem: Gözlem yaparak öğrenirler. Bir işi uygulamadan ziyade uzaktan uzağa bakarak, izleyerek öğrenirler. Detaycı kişilerdir, hata yapmaktan çekinirler.
Aktif yaşantı: Yaparak ve yaşayarak öğrenirler. Yansıtıcı gözlemin tam tersidir. Risk almaktan korkmazlar, uygulamaya önem verirler. Geri bildirim aldıklarında daha iyi öğrenirler.
Kolb’ a göre hangi öğrenme stiline sahip olduğunuzu aşağıdan kontrol edebilirsiniz;
Somut yaşantı ve yansıtıcı gözlem: Değiştiren Öğrenme Stili
Yansıtıcı gözlem ve soyut kavramsallaştırma: Özümseyen Öğrenme Stili
Soyut kavramsallaştırma ve aktif yaşantı: Ayrıştıran Öğrenme Stili
Aktif yaşantı ve somut yaşantı: Yerleştiren Öğrenme Stili