Bülbülü Öldürmek

Tarafından yazılmıştır
Paylaş

“Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır.”                                                                

Malcolm X          

Bilirsiniz, insanı insana anlatmak zordur. Gerekli değilse, sebeplerin üstünü örter sonrasında gözlerimizi kaparız. Bu biraz da kendimizi korumak içindir. Fakat, bazı gerçeklerin üzerini örtemeyiz. Çünkü o problem, bir kişiyi değil toplumun tümünü ilgilendirir. Toplumun tümünü hasta eder. İşte o zaman, hassas konulara değmek zorundasınızdır. Eğer siz değmezseniz, o size dokunacaktır.

Harper LEE, kaleme aldığı “Bülbülü Öldürmek” adlı eserinde, günümüzde hala varlığını koruyan çok önemli bir soruna el atmıştır. Onun amacı tıbbi olarak değil ama insani bir tedavi uygulayarak toplumu, bu hastalıklı düşünceden iyileştirmektir. Üzerinde konuşulması dahi hassas olan bir konuyu, yazarın kullandığı dil ve üslubuyla ustalıkla kaleme aldığını görebilirsiniz. Kitabın akıcı ve samimi dili okurken sizi yormayacaktır. Aynı zamanda insanın acizliğini görebilmek ve farkına vardırabilmek için yazıldığını düşündüğüm bu eserde, birçok hayat dersleri var.

 İlk sayfalarında Scout Finch’in mutlu ailesini tanıyacak, sayfalar ilerledikçe geniş çevresini öğrenecek ve etrafında yaşanan ilginç gelişmelere şahit olacaksınız. Büyüklerin gözünden bir çocuğa bakmak kolaydır. Bu kitapta ise hiç deneyimlemediğiniz bir şey yapacaksınız ve bir çocuğun gözünden yetişkinlerin dünyasına misafir olarak katılacaksınız.

İnsanların eşit olduğu ve eşit doğduğu fikri üzerinde hemfikirizdir. Bu kitabı okuduktan sonra bu fikrinizi tekrar sorgulamaya başlarsınız. İnsanları bölen ve ayrımcılığı üst düzeyde tutan bir kasabada tek hakikatin bu olduğunu görürsünüz. Bir çocuk bu durumu nasıl değerlendirir? Yaşadığı tüm gerçeği hafızasına nasıl yerleştirebilir ve bu durumu kaldırabilir mi?

Duruşma günü yaşananlar ve sonrasında meydana gelen ilginç olaylar sizi etkisi altına alacaktır. Scout Finch’in hayatına girerek onunla beraber mutlu olacak, onunla üzülecek ve onunla meraklanacaksınız. Büyüklerin gizli dünyasıyla yüzleşeceksiniz.

Kitabın sonunda insanın ruhuna aşılanmak istenen mesaj; bir insanın hayatını, hayatımıza göre şekle sokamayız. Bireysel sınırlarımızın değerli olduğunu düşündüğümüz kadar kimsenin özel alanına da düşüncesiz giremeyiz. Bu kötülüğü bize yaptıran korkudur. Acziyetimizin farkına varmaktan korkarız. Ön yargılar oluştururuz. Dünyaya ve insanlara salık vermeye başlarız. Büyümek isterken, küçülürüz. İnsanlıktan eksiliriz. Ön yargılar, bu sebeple korkudan oluşur. Korku, gücümüzü kıran tek engeldir. Ruhumuza takacağımız tek kalıcı yargı, umut olmalıdır. Toplum içerisinde özel bir konum elde edelim ve birileri için değerli olalım diye uğraşıyoruz. Şanslıysak eğer, hayat bize istediklerimizi veriyor. Peki ya şanslı değilsek?

“Bak ama Jem, bana kalırsa tek bir tür insan var. İnsanların hepsi insan.”

Makale Etiketleri:
· · ·
Makale Kategorileri:
Film ve kitap önerileri

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir