Ne çabuk unuttuk?
Sevmeyi, sabrı, tevazuyu ve en çokta kendimizi. Hayat ne kadar kısa aslında, bizler fark etmeden yaşımız büyüyor, içimizdeki çocuk büyüyor, dur gitme diyemiyoruz o çocuğa. Hayatın, geçinme telaşından dönüp de bakamıyoruz kendimize, birbirimize. Aslında ne istiyorum ben hayattan? Delicesine bir aşk? Şefkat? Aile? Arkadaş? Yalnızlık? Sorgulamıyoruz. İşte Kemal Sayar’ın tam bu anda hayatı sorgulatan kitabı: Beni Sessiz de Sevebilir misin?
Kemal Sayar, 1966 doğumlu hekim, yazar ve şairdir. Hacettepe Tıp Fakültesini bitirmiş ve 2008 yılında Psikiyatri Profesörü unvanını almıştır. Ben kendisine hayran kaldım ve bir kitabını okuduğumdan bu yana diğer eserlerine de mutlaka bir şans verilmeli diye düşünüyorum. Sözler, onun her zaman yüreğinden dökülür ve sizin yüreğinize konuk olur.
Beni Sessiz de Sevebilir misin? Kitabında hayata dair birçok eksikliğin, düşüncenin ve duygunun farkına varacaksınız. Öğüt vermek yerine farkındalık kazandıracak bir kitap bu. İnsanı yormayan, dopdolu bir sayfa olmaktan kendini korumuş, hikayelerle ve görsellerle zenginleştirilmiş ve tamamen insanın kendisini ve hayattaki yerini anlatan bir eser. Eminim ki; metroda giderken, hastane sırası beklerken, çocuk uyuturken şöyle bir açıp bakınca süzülüp gidecek sayfalar gözlerinizden.
Kemal Sayar’ın bu kitabının tanıtım bültenine sunduğu yazıyı da okurlarla paylaşmak isterim:
“Merhaba,
Hiç tanışmadığımız halde seni çok iyi tanıyorum. Henüz farkında olmadığın bir yolculukta olduğunu biliyorum. Acılar ve yalnızlıklar olarak görüyorsun birçok şeyi. Bir çıkış hayal ediyorsun. Bir çözüm. Bir deva. Aslında, aradığın şeyin adını bile bilmiyorsun. Hatta “gerçekten” bir şeyler aradığının farkında bile değilsin. Eksikliğini hissettiğin şey ne olabilir? Umut mu, tebessüm mü ya da hayal kırıklıklarını yok ediverecek sihirli bir aşk mı? Yoksa huzur mu? Seni sessizce seven, seni hiç unutmayan, sana çok yakın olan biri var. Yeni cevaplar için yeni sorulara ihtiyacın olduğunu anladığın an, hayal kırıklıkları ve kayıplar yerini coşku, nezaket ve farkındalığa bırakacak. Hadi, keşfet…”